Haberler

KADIN VE ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONUMUZUN KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

25 kasım kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadele günü münasebetiyle yapacak olduğumuz basın açıklamasına başlarken geçtiğimiz 20 kasımın dünya çocuk hakları gunu olarak kutlandığını hatırlatıyor hem çocuk hem kadın haklarının korunması,geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması gerektiğinin önemini vurgulayarak başlamak istiyoruz.Ayrıca 30 kasımda Alparslan bebek için yapılacak konseri hatırlatmak istiyoruz.

25 Kasım, dünya genelinde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü olarak anılmaktadır. Bu tarih, 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti’nde üç kız kardeşin, Trujillo diktatörlüğüne karşı verdikleri mücadele sonucu öldürülmelerini anmak için seçilmiştir. Mirabal Kız Kardeşler olarak bilinen bu kadınların cesur duruşu, dünya çapında kadına yönelik şiddetle mücadelede simgesel bir rol oynamaktadır.

Mirabel kardeşlerin anısı ve mücadelesi bugün bütün kadınlara mirastır.

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDKF) yayınladığı 10 aylık kadın cinayeti raporuna göre, 1 Ocak-31 Ekim tarihleri arasında 357 kadın öldürüldü.

FISA Çocuk Hakları Merkezi’nin yalnızca medyada yer alan haberleri tarayarak elde ettiği bilgilere göre ise 2024 yılının ilk 6 ayında 343 çocuk öldürüldü.

Bu rakamları açıklama nedenimiz durumun ehemmiyetini kamuoyuna bildirmek iken yeterli önlem alınsaydı, var olan yasalar etkin uygulansaydı doğru politikalar yürütseydi bu her biri bir yaşamı gösteren toplamda 700 kadın ve Çocuk hayattan koparılmayacaktı.

Ülkemizde son dönemlerde artarak devam eden kadın ve çocuk cinayetleri önleyici ve etkin korumanın ciddiyetini bir kez daha hatırlatmaktadır. Kadınların ve çocukların insan haklarının temeli olan yaşam hakkı başta olmak üzere ekonomik ve sosyal bir-çok hak ve özgürlüğü ihlal edilmektedir. Tabi olduğumuz ulusal ve uluslararası mevzuat şiddetin yalnızca fiziksel değil ekonomik, sosyal, psikolojik birçok türünün olduğunu vurgularken çalışan kadınların istihdam problemi, çalışmayan kadınların ev içi emeğinin görünmez kılınması, mobbing, ayrımcılık ve daha birçok farklı şiddet görünümünün yaygınlaşması zihniyet dönüşümü sağlayacak politikaların aciliyetini gözler önüne sermektedir. şiddet, sadece fiziksel değil, psikolojik, ekonomik, dijital ve cinsel şiddeti de kapsayan çok boyutlu bir sorundur.

Yasal mevzuattaki tüm değişiklik ve düzenlemelere rağmen, kadına yönelik şiddetin artarak devam etmesinin nedeni toplumsal dönüşümün sağlanamamış olması ve şiddetin kaynağına odaklı çözümlerin geliştirilmemiş olmasıdır.

Yalnızca ülkemizde değil gazzede yaşanılan haksız işgalden en çok etkilenenler de kadınlar ve çocuklar olmaktadır. 

Gazze'deki savaş 14. ayına yaklaşırken, Gazzeli kadınlar ve çocuklar yıkıcı etkiye maruz kalmaya devam ediyor. Nitekim yalnızca bölgesel değil küresel barışın gerekliligi devletlerin artık yükümlülüklerini yerine getirmesinin aciliyetini göstermektedir.

Bugün, 25 Kasım’da, kadına yönelik şiddeti sadece kınamıyor, aynı zamanda bu şiddete karşı durmak için harekete geçiyoruz. Şiddet mağduru kadınlara karşı sadece empati değil, eylem göstermeliyiz. Şiddet, her biçimiyle suçtur ve bu suçu herkesin ortak bir sorumlulukla sonlandırması gerekir. Erzincan Barosu Kadın ve Çocuk Hakları komisyonu olarak şehrimizde her bir kadın ve çocugun asla yalnız yürümeyeceğini hak arama ve özgürlük mücadelemizin dalga dalga çoğalacağını temin ediyoruz. 

Maria montessori'nin dediği gibi

"Adaleti sadece kendini savunabilen ve koruyabilenlere mi vereceğiz ve diğer her

konuda barbar mı kalacağız?"

Bugün ve her gün, kadına ve çocuga yönelik şiddeti durdurana kadar mücadele edeceğiz!